NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ عَنْ
الْبَرَاءِ
بْنِ عَازِبٍ
قَالَ آخِرُ آيَةٍ
نَزَلَتْ فِي
الْكَلَالَةِ
يَسْتَفْتُونَكَ
قُلْ اللَّهُ
يُفْتِيكُمْ
فِي الْكَلَالَةِ
el-Bera b. Azib'den
demiştir ki:
Kelale (geride baba ve
çocuk bırakmadan ölen kimse) hakkında inen en son âyet "senden fetva
istiyorlar.De ki Allah size babasız ve çocuksuz kişinin mirası hakkında hükmünü
şöyle açıklıyor:”[Nisa 176] âyet-i kerimesidir.
İzah:
Buhârî, feraiz; Müslim, feraiz
Bu hadis-i şerifte
kalale hakkında inen en son âyetin Nisa sûresinin en son âyeti olduğu ifade
edilmektedir. Bilindiği gibi kelale hakkında inen ilk âyet-i kerime de "Eğer
(ölen) erkek veya kadının mirasçısı, evladı ve ana babası olmayıp bir erkek
veya bir kızkardeşi varsa"[Nisa 12] mealindeki âyet-i kerimedir.
Gerçi bu hadis-i şerif
Müslim'in rivayetine uygun olarak " en son ineri âyet kelale hakkında inen
"senden fetva istiyorlar de ki Allah size babasız ve çocuksuz kişinin
mirası hakkında hükmünü şöyle açıklıyor:..."[Nisa 176] âyet-i kerimesidir.
Şeklinde tercüme edilmeye de müsaittir. Ancak o zaman bu tercüme İbn Abbas'ın
"En son inen âyet ribâ âyetidir"[Buhari, Tefsirü’l Kur’an] mealindeki
sözüne ters düşer.
Fakat yine de "her
iki âyetin de beraberindekilerini ve Kur'ân-ı Kerim'in en son ve birlikte inen
iki âyeti olduklarını" söyleyerek bu tezatı ortadan kaldırmak mümkün
olduğu gibi Ribâ âyetinin [Bakara 278] en son inen âyet olmasından maksat ribâ
mevzuunda inen âyetlerin en sonuncusu olmasıdır" diyerek de bu tezatı
kaldırmak mümkündür.